KAHVE MESELESİ

Kahvenin 3. Yüzyılda Etiyopya'lı Khaldi adındaki bir keçi çobanının, keçilerinin uyarıcı kırmızı çekirdeklerini yedikten sonraki çocuk gibi enerjik hareketlerini fark etmesi ile keşfedildiği anlatılır. Bu hikaye ne kadar doğrudur bilemiyoruz belki ama kahvenin içeriğindeki etken maddeler ile vücutta bazı uyarıcı etkileri olduğunu biliyoruz.

Kahvenin ana bileşenleri kafein, kafestol, kahweol, klorojenik asit (CGA) ve mikro besinler. Bunlar içinde en çok bildiğimiz ise kafein.

Kahve tüketimi ile vücutta adrenalin ve nöraadrenalin salınımı uyarılır. Aynı salınım vücut strese girdiğinde de olur ve oluşan bu stres ile vücutta 'Savaş ya da Kaç'' mekanizmaları devreye girer. Kahvenin odaklanma sağlama gücü buradan gelir. Yine oluşturduğu stres ile hücrelerin insüline duyarlılığını artırarak insülin direncini tedavi etme aşamasında olumlu rol oynar. İnsülin direncine bağlı kilo veremeyen kişilerde kilo vermeyi sağlamak ve fiziksel aktivite performansını artmak için aktivite öncesinde kahve tüketimi faydalı olmaktadır.(1)

Kahve aynı zamanda iyi bir antioksidan kaynağıdır. Özellikle fazla kiloya bağlı karaciğer yağlanmasının engellenmesinde etkili olabileceğine dair çalışmalar var. (2) Kahve Serotonin - Dopamin salgılarına etki eder ve bu etki ile Alzheimer, Parkinson, Depresyon gibi nörolojik hastalık durumlarında da tedaviyi destekleyici olabilmektedir. Burada dikkat etmemiz gereken ise Serotanin - Dopamin salınımını sürekli bir madde ile sağlamak, sonuç olarak o maddeye bağımlılık oluşturabilir.

Kahvenin olumsuz etkilerinden bahsedecek olursak uyarıcı etkisi ile uykusuzluk yaratması herhalde en çok bilinen durumlardan biri. Uykusuzluk problemi olanların kahveyi özellikle 17:00'den sonra tüketmemesi önerilir.

Yine kahvenin lipit parametrelerini olumsuz etkilediğini, mide sfinkterinin kasılmasını engelleyerek reflüye sebep olduğunu, adrenalin salgısını artırarak tansiyonu arttırdığını destekleyen çalışmaların olduğunu da belirtmek isterim.

Kahvenin bazı ilaçlar ile güçlü şekilde etkileşimi olabilmektedir. Antiaritmik ilaçların, bazı steroid ilaçların ve anksiyete tedavisinde kullanılan bazı ilaçların emilimini olumsuz etkiler. (4)

Kahve yetiştirilişi bakımından çok fazla tarım ilacına da maruz kalmakta ve yine kavurma işlemi ile çok fazla aflatoksin (küf) oluşma riski taşımaktadır. Özellikle Türk Kahvesi kavurma işleminden dolayı kötü bir tercih sayılmaktadır.

Kahvenin insülin direncini kırmakta etkili olduğunu söylemiştik. Yalnız eğer bu kahve filtre edilmemiş bir kahve ise bu etki tersine dönebilmektedir.(5)

Kafeini metabolize eden karaciğer enzimindeki genetik varyasyona bağlı olarak bazı kişiler kafeini hızlı metabolize edebilirken, bazı kişiler daha yavaş metabolize eder. Genel olarak sabah erken saatlerde ve 17:00'den sonra da kahve tüketmemeye özen gösterin diyoruz ama kahveye duyarlı iseniz öğle 12:00'den önce kahve tüketimini sonlandırmalısınız.

Burada çıkaracağımız sonuç yine hep söylediğimiz gibi bir besinin dozu, hazırlanışı, tüketim şekli- zamanı ve besini kimin tükettiği o besinin şifalı ya da hastalık etkeni olup olmayacağına karar verir. Beslenme önerilerinin kişiye ve duruma özel olması bu sebeple çok kıymetlidir.

Peki kahveyi nasıl tüketelim derseniz, kesinlikle kaliteli ve az kavrulmuş kahve çekirdeklerinden yapılan filtre kahveyi tercih edin, derim.






(1)doi.org/10.1016/j.foodres.2014.05.032

(2)doi.org/10.1053/j.gastro.2007.03.044

(3)PMID: 10611466

(4)https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/378423

(5)doi: 10.1097/EDE.0b013e31821083e3 

Yeni Yorum Yaz