AĞIZ SİNDİRİMİ



Sindirim çok önemli ve bir o kadar ihmal edilen kısmı ağız sindirimi çok çok önemli.

Neden önemli ağız sindirimi? Çünkü besinlerin parçalanıp, midede sindirilmesi için hazır hale getirebilmenin yolu ağız sindiriminden geçiyor.
Hadi gelin bakalım ağızda neler oluyor? Hangi kısımlar ne kadar etkiliyor yediklerimizin sindirimini?

Ağız sindiriminin vazgeçilmezi dişler, dil ve tükürük. Dudaklar ve çenenin yardımı ile ağız içinde sindirim için uygun pozisyonda tutulan besinler, dişler sayesinde mekanik parçalanmaya uğrarlar. Bu sayede gıdalara sindirim enzimlerinin etki edeceği yüzey alanı genişletilir. Bu yüzden diş sağlığının, her boyutu ile (dişlerde çürük olup olmamasından, dişlerin düzgün kapanıp kapanamamasına kadar), sindirim sağlığı ve beraberinde genel sağlık durumu üzerinde etkisi sanılandan çok daha fazladır.

Yine bu parçalanan besinlerin tadı dildeki tat tomurcukları sayesinde alınır ve sindirim için gerekli uyarıları başlatır. İşte bu tat duyusunun uyarılması konusunda gözle göremediğimiz ama günümüzde artık kanıtları ile, yok sayamayacağımız mikro canlılar topluluğunun rolü büyüktür. Yemeyi istediğimiz gıdaları gerçekten bizim mi, floramızda varlığını sürdüren diğer canlıların tercihi mi olduğu sorusu artık bizim tercihimiz olmadığı yönünde evirilmeye başlamıştır. Bu nedenle de floramız çok çok önemli diyoruz.

Bir diğer önemli bileşen tükürük salgısıdır. Parotid; (kulağın önünde ve altında) Submandibular;(çenenin alt ucunun altında) ve Sublingual;(ağız tabanında dilin altında) tükürük bezleri kimyasal sindirimi başlatırlar. Tükürük salgısı içinde su, tuzlar, proteinler, antikorlar, tamponlar ve sindirim enzimi amilaz bulunur. Amilaz karbonhidrat sindirimini başlatır. Ayrıca, besinlerin tadı, kokusu, teması ve hatırası tükürük salgısını uyarır. Stres ve dehidratasyon tükürük sekresyonu inhibe eder ve ağızda kuruluğa neden olur. Bu sebeple stres altında yenen besinlerin sindirilebilirliğinde ciddi sıkıntılar olmaktadır. Tükürük, dengeli bir mikrobiyotanın korunmasında da önemli bir rol oynar. Bu nedenle, tükürüğün sağladığı çoklu işlevler, vücudun bir bütün olarak düzgün işleyişi ve genel sağlığın korunması için gereklidir.

Yediğimiz ortam da sindirimimizi etkiler. Vücudumuz ya sempatik sistem dediğimiz 'savaş yada kaç' ('fight or flight') sistemi etkisinde ya da parasempatik sistem dediğimiz 'ye iç yat' ('rest and digest') devrededir. Hayatı tehdit eden bir durum karşısında hızlı hareket etmenizi sağlamak için kalp atış hızımız ve solunum sayımız artar, kaslarımız gerilir, kulaklarımız daha iyi işitir, gözlerimiz daha iyi görür. Zaman dinlenme, yediğini içtiğini sindirme, yatma zamanı değil kaçma zamanıdır. Hal böyle olunca vücut sempatik sistemin etkisinde iken mide barsak sisteminin çalışabilmesi çok zordur. O yüzden yemek yerken, sakin ve huzurlu bir ortamda, belki hoşlandığınız bir müzik eşliğinde, mümkünse sevdiklerinizle yemeye özen göstermeliyiz.

Ne yazık ki, günlük koşuşturmacalarımızın içerisinde kısıtlı zamanlarımıza sığdırmaya çalıştığımız yemek saatleri hiç de öyle geçiştirmeye gelmez. Yediğimiz gıdaları paldır küldür, hızlı hızlı, ağızda iki çevirip yutmak yukarıda anlattığımız birçok sebepten dolayı uygun bir davranış modeli değildir. Çok çiğnemek, çok çiğnemek, çok çiğnemek gerekli. Çiğnemenin önemini vurgularken bunun sizde stres haline gelmesini, 'en az şu kadar sayıda çiğnemeden yutulmamalı' kaygısı içerisine girmenizi kastetmiyoruz tabi ki. Yediğiniz gıdanın tadına vara vara, kokusunu lezzetini hissede hissede, o an o gıdanın size gelebilmiş olmasına şükrede ede, keyifle midenize göndermenizi istiyoruz. Ancak şifasını o zaman göreceğinizi bilimsel kanıtları ile biliyoruz.

Yeni Yorum Yaz