"Şehir şebeke suları genel olarak içilebilir hale getirildikten sonra musluklarımıza ulaşır." 

Diye biliyoruz...

"Zaten yasal düzenleme ve kurallara göre arıtılıyor ve sürekli denetleniyorlardır. Öyle olmasa ilgili kamu kurumları buna izin vermezlerdi."

Diye düşünüyoruz.

Gerçekten öyle midir?

Biraz uzun düşünmek gerekiyor. Bizim ülkemizdeki durumu bilmiyoruz. Çeşmelerimizden akan suların kimyasal durumları hakkında güvenilir bilgilere ulaşma şansımız pek mümkün değil. O nedenle, başka ülkelerdeki durumlara bakarak kendi durumumuz için bir çıkarım yapalım.

Amerika Birleşik Devletleri'nde içme sularının yapılan kontrollerinde yüzlerce kimyasal kirleticinin şehir şebeke sularında var oldukları bilimsel olarak gösterilmiş durumda. Suların içinde bulunan zehirli maddelerin izin verilebilecek en düşük düzeyi sadece yasal bir rakamdır. Gerçekten sağlık için zararlı düzey bu yasal düzeylerin çok daha altındadır. Başka bir söyleyişle, yasalara uygundur, ama sağlığa uygun değildir.

Sudaki başlıca zararlı maddeler nelerdir?

Zehirli florlu kimyasallar (PFAS)... Eski kurşun borulardan bulaşan kurşun... Milyonlarca ton tarımsal haşere ilacının ve kimyasal gübre artıklarının karıştığı büyük çiftlik topraklarını yıkayan suların önce küçük akarsulara oradan da derelere, ırmaklara taşınması...

Çözüm: Herkesin içme (ve tabii ki yemekte kullandığı) sularını imkanlarının elverdiği filtre cihazlarını kullanması... Yani, su arıtma cihazları...